Hürriyet

24 Eylül 2012 Pazartesi

Kızlar büyüdü

bir kız yigenim var. o doğduğunda ben 20 yaşındaydım ve diyebilirimki kucağıma aldığım ilk bebekti. Gerçi onu kucağıma almam hastaneden geldikten sonra olmuştu. 1 hafta filan sadece yatağında gidip sevmiş, o minicik ellerine dokunmuş ama bir türlü kucağıma almaya cesaret edememiştim. Sanki kayıp gidecekmiş gibi gelmişti bana, ama öyle olmadı tabiki. Ama o an benim için çok ama çok özel bir o kadar da önemli birisi olacağını hissetmiştim.

Yiğenimi çok sevdim, hep kendi çocuğum olsa ancak bu kadar  sevebilirim derdim de bana öyle deme kendi çocuğun olunca farklı olacak derlerdi. Onu önemsedim ve tabiki hala da çok önemsiyorum. Onunla ilgili gelecek kaygılarım hep var, okul zamanında sınav heyecanlarını onunla yaşadım. Düşüp canı yandığında benim de canım yandı, hastalandığında ben de onunla hastaydım, ama başucunda tabiki anne ve babası vardı.

yıllar geçti, ben de anne oldum ve şimdi benim kızım da 3,5 yaşına geldi. şimdi de kızım için aynı heyecan ve endişeleri duyuyorum. tek bir farkla şimdi kızımın geleceğini hazırlama kaygımın yanında birde sorumluluğum var. yani aslında bakınca, kızıma olan sevgim ile yiğenime olan sevgim arasında ki tek fark sorumluluk. yani kendi çocuğum dünyaya geldiği zaman değişir dedikleri hiç bir şey değişmedi, değişmeyecek te.

şimdi buralara nerden geldiğimi merak ediyor olabilirsiniz. hemen söyleyeyim, geçtiğimiz günlerde sevgili yiğenim, hayatının bundan sonrasında birlikte yolacağı gönlünün prensiyle evlenme kararını tüm aileye açıkladı ve tabi bu karar büyük bir sevinçle birlikte bir okadar da burukluk yarattı. evet ailemizin yeni bir üyesi daha vardi ki bu bizim kızımızın yüzünde ve gönlünde güller açtırıyor gülücükler konduruyor ama bir yandanda artık ana-bababa ocağından kendi yuvasına doğru uçma vaktinin geldiği zaman oldu. veeee aynı hafta 3,5 yaşında ki kızım artık yuvaya başladı. Geçtiğimiz öğrenim yılında da yuvaya gitmişti ama ben getirip götürmüştüm ve yarım gün okuldaydı. öğle uykusunda eve gelmiş oluyorduk ve birlikte güne devam ediyorduk. fakat bu sene "büyüdüğü için" hem tam gün okullu oldu hem de büyük çocuklar gibi okula servisle gidip gelmeye başladı. Sabah servis aracı geldiğinde o önde ben arkada koşa koşa gidiyoruz ve ben onu servis ablasına teslim ederken o bana öpücükler veriyor. mutlu hem de çook mutlu.

ve hal böyle olunca, gönlümün iki prensesi de aynı zamanda kendi kanatları ile hayatlarında yol almaya başlamış oldular.

mantık hep bağımlılıktan bağlılığa geçmiş bir ebeveyin çocuk ilişkisi istiyor ama gönlümün bir yanı sanırım biraz daha bağımlımıydı kalsa ne diye sormuyor değil:(

dedim ya, hem çok mutlu hem de biraz yürek burkan bir duygu benimki.....

ne dersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder